Yazıma başlamadan önce şunu belirtmek isterim ki, ben bu konuda bir profesyonel değilim. Dolayısıyla alkolizm hastalığı hakkında bilgi almak için lütfen konunun uzmanı bir hekim ile görüşün. Ülkemizde bu konuda çok ciddi araştırmalar yapmış, yapmakta olan ve hastaların tedavisi ile ilgilenen birçok uzman doktor, psikolog var. Ben burada sadece kendi kişisel deneyimimden bahsedeceğim. Bu, bazı kişilerin deneyimleriyle benzer deneyimler olabilir ya da olmayabilir. Her hastalıkta olduğu gibi bu hastalıkta da belli başlı semptomlar benzerlik gösterdiği gibi kişinin biyolojik, fiziksel, zihinsel, ruhsal, aile geçmişi vs. gibi birçok değişken de deneyimlerde farklılık yaratabilmekte.
Toplumumuzda alkolik deyince insanların aklına hala köprü altındaki şarapçılar geliyor ve alkolizme sanki bir irade ya da ahlak problemi gibi yaklaşılıyor ne yazık ki. Halbuki alkolizm sadece bir hastalık. Bu demek olmuyor ki her alkol tüketen alkolik olsun ya da ileride alkolik olacak.
Peki nedir bu hastalık derseniz, kendi deneyimimden şu sorulara yanıt vererek açıklamak isterim:
1) Alkolü neden içiyordum? 2) Alkolü nasıl içiyordum?
Ben alkol içmeye başladığım küçük yaşlarımda alkol bana çöldeki bir vaha gibi gelmişti. Çünkü hayatımdaki sorunları çözmekte bana yardımcı oluyordu, adeta bir ilaç gibiydi. Ve ben alkolün tadını hiç sevmemiş olsam da yarattığı dünyayı çok sevdim. Sorunlu, huzursuz ve umutsuz hayatımdan beni alıp çıkarıyordu. Ve alkolün yarattığı dünyaya erişebilmek için zamanla içtiğim miktardan daha fazlasını içmem gerekti. Buna tıpta toleransın artması deniyormuş. Yıllar içinde içtiğim miktarlar yükseldi ve alkol oranı en yüksek içkileri içmeye başladım. O da yetmeyince içkileri karıştırarak ve çok hızlı içmeye başladım. Çünkü bir an önce bu dünyadan kopmak istiyordum.
Yani etrafımda normal içen arkadaşlarım da vardı. Normalden kastım şu: 2 tane içip, bana yetti daha fazla içmeyeyim, diyen insanlar. Ama ben içmeye başladıktan sonra hep daha fazla içmek istiyordum. Ve 2 tane içen insanlarla ilgili olarak içimden diyordum ki: “Ya neden içti ki şimdi o zaman bunu, hiç içmeseydi.” Hiçbir zaman bu şekilde içen insanları anlayamadım, açıkçası hala daha anlayamıyorum :) Yani mesela aile toplantılarında ya da yemekli bir iş toplantısında olsun kontrolü kaybetmemek gereken durumlar olabiliyor. Böyle durumlarda hiçbir zaman başarılı olamadım, hep çeşitli utançlar ve rezillikler yaşadım. Bir yerden sonra davranışım şöyle şekillendi: bulunduğum ortam çok önemliyse ve benim sarhoş olup rezillik yaşamamam gerektiğini düşünüyorsam, o ortamda içmiyordum. Dayanabildiğim kadar dayanıp toplantının sonlarına doğru içmeye başlayıp sonra da ya evde ya da dışarıda bir yerde yalnız içmeye devam ediyordum.
Hayatım boyunca tüm içişlerim, aşağı yukarı hep sızana kadar içerek gerçekleşti diyebilirim. Ve bazen bunun için çok fazla içmem gerekirken bazen de çok az miktarlar tüketerek sızıyordum. Sonradan fark ettim ki mesela çok üzgünsem ya da çok yorgunsam çok daha az alkolle kafam oluyordu. Yukarıda da belirttiğim gibi bu benim deneyimim. Lütfen kendinizle kıyaslama yapmayın. Çünkü alkolizmin tüketilen alkol miktarıyla aslında bir ilgisi yok. Ve tüketilen miktar, içme sıklığı ya da tüketilen alkol çeşidi bünyeden bünyeye çok değişiklik gösterebiliyor. O yüzden özellikle alkol ismi ya da miktarı kullanmıyorum.
Benim için alkol hiçbir zaman problem değildi. Çünkü alkol benim için bir çözüm yoluydu, bir ilaçtı, zaman zaman en yakın dostum oldu. Etrafımdaki tüm dostlarım yavaş yavaş benden koptular, hakları var tabii. Ama alkol beni hiç yalnız bırakmadı. Her zaman yanımdaydı. Şimdi gelin bana alkolik olduğumu kabul ettirin... Yani aslında her alkolik heralde kendi içinde, içiş şeklinin sıkıntılı ve içtiği miktarın anormal olduğunu hisseder gibi geliyor bana. En azından bende öyle oldu. Çünkü hasta olabiliriz ama salak değiliz. Ama tüm o yaşadığım kötü deneyimler, utançlar, rezillikler, alkol yüzünden söylemek zorunda kaldığım yalanlar sebebiyle kendimden zaman zaman nefret etsem de ve bunlar zaman zaman alkole ara vermekte bana yardımcı olsa da yine de tüm bunlara rağmen gidip tekrardan içiyordum. Neden? Çünkü alkol, tahammül edemediğim bu hayata karşı bir savunmaydı benim için. Alkolle birlikte hayat ve insanlar daha çekilebilir bir hale geliyordu.
Alkolün bir problem olduğunu kabul etmek bence alkolü benim gibi gören bir insan için hayattaki en zor şeydi. Nitekim yani ben yıllarca alkolle olan ilişkimin sağlıksız olduğunun içten içe farkında olmama rağmen alkolü hiçbir zaman bir problem olarak görmedim. Ne doktorları, ne ailemi, ne de arkadaşlarımı dinledim. Bu konu ile ilgili bana birşeyler söylendiği zaman ya dalgaya vurup gülüp geçiyordum, ya kavga ediyordum ya da hiç duymamış gibi yapıyordum. Bana alkolizmimi kabul ettiren Adsız Alkolikler deneyimim oldu. A.A. toplantılarına gide gele aylar içinde bunu içten olarak kabul edebildim. Uzunca bir süre normal içiciler gibi içebileceğimin ümidini besledim içimde. Bunun da iyileşme sürecimin bir parçası olduğunu düşünüyorum artık. Evet, doktorlar söylüyorlar, bir daha içmemelisin, diyorlar. Ama bunu nasıl yapabileceğimi Adsız Alkolikler’de öğrendim.
Benim kendi alkolizm hastalığımı size şöyle özetleyebilirim: alkolle ilgili bir problemim olduğunu yıllarca inkar ettim, hayatımdaki diğer sorunlar çözülürse alkolü normal insanlar gibi içebileceğime inandım, yıllar içinde çok yalnızlaştım (kalabalıklar içinde kendimi hep yalnız hissettim), içimdeki boşluğu alkolle doldurmaya çalıştım, ve en sonunda içinden çıkamadığım alkol kısır döngüsünün esiri haline geldim.
Eğer içinizde, alkolle ilgili bir probleminiz olduğuna dair en ufak bir şüpheniz varsa, Adsız Alkolikler ile iletişime geçebilirsiniz. Kendinize bir şans verin.
Sevgiler ☕
Deniz
haziran 2024